Cumartesi, Ağustos 09, 2008

TAŞKESENDEN YÜKSELEN ALTIN SİLSİLE

Osmanlı döneminin en önemli geleneklerinden birisi medrese – şeyh - talebe ilişkisidir. Büyük insanlar daima tekke ve zaviyelerde Allah ve Resulü yolunda tasavvufi bir çizgide insanlar yetiştirme mücadelesi vermişlerdir. Bu usül asırlarca devam etmiş ve günümüze kadar intikal etmiştir. Dini ilimlerin en ince ayrıntılarına kadar tedris edildiği medrese geleneğine Taşkesenli Şeyhleri de uyarak bu doğrultuda yaşamaya gayret göstermişlerdir. Bu zatlar, Osmanlı medrese yöntemini en zor anlarda bile uygulayarak, etraflarındaki halkı tenvir etmeyi gaye edinmişlerdir. İrşad mücadelelerini, çevresinde bulunan insanlara hem dini ilimleri hem de ahlaki esasları öğretme esası üzerine kuran yedi Nakşibendi Taşkesen Şeyhi’ni günümüz insanına tanıtmak istedik. Çünkü onlar Kur’an düsturlarına ittiba ederek yaşamış ve dinin Yüce Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (SAV)’in vaaz ettiği prensipler etrafında hayatlarını tanzim etme şerefine ulaşmışlardır. Büyük zatlarda bu şeyhlerle manevi kardeşlik ilan etmiş, bazı zatlar da kitaplarında ve konuşmalarında Taşkesenli Şeyhleri’nden büyük hak dostları diye bahsetmişlerdir. Akrabalık dereceleri birbirine çok yakın olmasına rağmen bu zatlar, söz konusu yakınlıktan daha ziyade manevi irtibatı ön plana almış ve birbirinin mürşidi, hocası ve talebesi halinde bir hayatı şekillendirmişlerdir. İşte çok zor dönemlerde yaşayarak, insanlara Kur’an ve hadis öğretmiş, onların dini hayat içinde yaşamalarına vesile olmuş bu büyük zatların hayatları..!

Hiç yorum yok: